Bishop Skoru, doğum eylemi başlatılmadan (indüksiyon öncesi) serviksin doğuma ne kadar hazır olduğunu değerlendirmek için kullanılan bir skorlama sistemidir. Servikal olgunluğu ve doğumun spontan başlayıp başlamayacağına dair fikir verir.

Bishop Skoru Parametreleri ve Puanlaması Parametre 0 puan 1 puan 2 puan 3 puan Servikal dilatasyon (cm) Kapalı 1–2 cm 3–4 cm ≥5 cm Servikal silinme (%) 0–30% 40–50% 60–70% ≥80% Serviksin pozisyonu Posterior (arka) Ortada Anterior (ön) — Servikal kıvam Sert Orta Yumuşak — Fetal başın istasyonu (spina ischiadica’ya göre) -3 -2 -1, 0 … Devamını oku

Androjen duyarsızlık sendromu (testiküler feminizasyon): Erkek psödohermafrodizmin en güzel örneğidir. Primer amenore görülür. Fenotipte kadın, sekonder seksüel karakterleri mevcut, ancak pubik ve aksiller kıllanma yoktur. Genotip 46,XY’dir. Maternal X’e bağlı resesif geçer.Androjen reseptör defekti olduğundan Wolf kanal gelişimiolmaz ve AMH olduğundan Müller kanal gelişimi de olmaz. Uterus, serviks, tubalar ve vajen 2/3 proksimali gelişmemiştir. Eksternal genitalia dişi görünümündedir. Urogenital sinüsten gelişmiş, kör bir vajen vardır. Total testosteron seviyesi normal veya hafifçe artmış, LH yüksek, FSH ise normal veya yüksek bulunur. Bu androjenler periferal dokularda östrojenlere aromatize olur. Pubik ve aksiller kıllanma yoktur. Meme gelişimi vardır. Primer amenorede RKM sendromu ile ayırıcı tanı yapılmalıdır. RKM sendromunda karyotip XX ve pubik/aksiler kıllanma normaldir.

Androjen duyarsızlık sendromu (ADS), diğer adıyla testiküler feminizasyon sendromu, genetik ve endokrinolojinin karmaşık bir etkileşimini harika bir şekilde örneklendiren nadir bir durumdur. Verdiğiniz bilgiler, bu sendromun temel klinik, genetik ve hormonal özelliklerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Androjen Duyarsızlık Sendromunun Özellikleri Ayırıcı Tanı Androjen duyarsızlık sendromunun yönetimi, genellikle hastanın fenotipine ve psikolojik durumuna uygun cinsiyet … Devamını oku

Raloksifen, kemik ve kardiyovasküler sistem üzerine östrojen benzeri etkiler gösterirken, meme ve uterus üzerine antiöstrojenik etki oluşturur. Lipid profili üzerine pozitif etkileri bulunur.

LDL ve üzerine olumlu etkisi bulunurken, HDL üzerine etkisi bulunmaz. Endometrium üzerine proliferatif etki meydana getirmez. Bu nedenle östrojen kullanamayan, ciddi endometriozisi bulunan, meme kanseri açısından risk grubunda olan veya kanama problemleri bulunan olgularda tercih edilebilir. Ayrıca raloksifen, fıbrinojen üzerine olumlu etki gösterir. En önemli dezavantajı vazomotor semptomları artırması ve kramplara neden olmasıdır. En korkulan … Devamını oku

Polikistik over sendromunu (PCOS) tanısı almış hastalar, hormonal olarak iyi östrojenlenen hiperandrojenik kadınlardır. Hiperandrojenizm, testosteron ve DHEAS artışına bağlıdır. Testosteron artışı over kökenlidir. Normalin iki katı kadar yüksektir. DHEAS artışı olguların ancak yarısında gözlenmektedir ve adrenal kaynaklıdır. Androstenedionun periferal aromatizasyonu ile Östron meydana gelir. E1/E2’ye oranı bozulur ve kronik hiperöstrojenik bir durum ortayaçıkar. Insülin rezistansı ve hiperinsülinemiye yol açan en önemli faktör obezitedir. Insülin overde androjen yapımını arttırır. SHBG düzeyleri androjen ve hiperinsülinemiye bağlı olarak %50’ye kadar azalır. FSH/LH oranı LH lehine artmıştır. LH yükselmesi GnRH’da artmanın sonucudur. GnRH salınım frekans ve amplitüdlerindeki artış, gonadotropinleri uyararak LH sekresyon artışına neden olur.

PCOS’ta Hormonal Denge Bozuklukları PCOS tanısı alan kadınlarda görülen hormonal değişiklikler karmaşık bir döngü şeklinde seyreder: Bu hormonal değişikliklerin birleşimi, PCOS’un karakteristik klinik belirtilerini (adet düzensizlikleri, infertilite, hirsutizm, akne, metabolik sendrom ve diyabet riski) açıklayan karmaşık bir patofizyolojik döngüyü oluşturur. Polikistik Over Sendromu (PCOS) – Hormonal ve Metabolik Özellikler 1. Hiperandrojenizm 2. Hiperöstrojenizm 3. İnsülin … Devamını oku

Endometrium Kanseri Prognostik Faktörleri

1-Klinik Evre (En Önemlisi): Kanserin yayılma derecesini gösteren evreleme, en güçlü prognostik faktördür. Erken evre (sadece uterusla sınırlı) hastalıkta prognoz genellikle çok iyi iken, lenf bezlerine veya uzak organlara yayılmış ileri evre hastalıkta prognoz önemli ölçüde kötüleşir. 2-Grade (Tümörün Derecesi): Tümör hücrelerinin normal endometrium hücrelerine ne kadar benzediğini ve ne kadar hızlı bölündüğünü gösterir. Düşük … Devamını oku

Arhenoblastoma (veya diğer adıyla Sertoli-Leydig hücreli tümör), overin (yumurtalık) seks kord-stromal tümörleri grubunda yer alan, nadir görülen bir tümördür.

Arhenoblastoma (Sertoli-Leydig Hücreli Tümör) Özellikleri Klinik Bulgular (Defeminizasyon ve Virilizasyon) Hastada androjenlerin etkisiyle önce kadınlık özelliklerinin kaybolması (defeminizasyon), ardından erkeklik özelliklerinin gelişmesi (virilizasyon) görülür: Bu tümörlerin tedavisi genellikle cerrahi yolla tümörün çıkarılmasıdır. Erken teşhis ve tedavi, prognoz açısından önemlidir. Arrhenoblastoma (Sertoli-Leydig Hücreli Tümör) – Genel Özellikler Tümör Grubu: Klinik Özellikleri: Androjenik Etki (Virilizasyon bulguları): Sıklıkla … Devamını oku

Adenoma Malignum (Minimal Deviation Adenokarsinom); Servikal kanalda bulunan müköz bezlerin çok iyi diferansiye (iyi olgunlaşmış) ancak malign (kötü huylu) bir tümörüdür.Histolojik olarak normal endoservikal glandlara çok benzer, bu yüzden tanısı zordur.

Adenoma malignum, güncel literatürde daha çok Minimal Deviation Adenocarcinoma (MDA) olarak adlandırılır. Serviksin nadir fakat önemli malign tümörlerinden biridir. Adenoma Malignum (Minimal Deviation Adenokarsinom); Servikal kanalda bulunan müköz bezlerin çok iyi diferansiye (iyi olgunlaşmış) ancak malign (kötü huylu) bir tümörüdür.Histolojik olarak normal endoservikal glandlara çok benzer, bu yüzden tanısı zordur. Klinik Özellikler: Genellikle orta yaşlı … Devamını oku

Sekonder amenoreyle başvuran gonadal disgenezi olgularında en sık görülen karyotip: 45,X/46,XX mozaik paterndir. Sekonder amenore ile başvuran olgularda: En sık görülen karyotip paterni mozaik tiptir.Bu hastalar başlangıçta puberteye kısmen girebilir ve bir süre menstrüasyon görebilir. Ancak zamanla over yetmezliği gelişir ve adetler kesilir. Bu yüzden sekonder amenore ile gelen gonadal disgenezi olgularında en sık rastlanan karyotip: 45,X/46,XX mozaik tipidir.

Sekonder amenore ile gelen gonadal disgenezi olgularında en sık görülen karyotip paterni aşağıdakilerden hangisidir? A) 45,X B) 46,XX C) 45,X/46,XX D) 69,XXY E) 45,X/46,XY Doğru cevap: C) 45,X/46,XX Açıklama: Gonadal disgenezi, overlerin fibroz doku şeklinde geliştiği, ovaryal yetmezlik ile seyreden bir durumdur. Bu durum, primer ya da sekonder amenore ile başvurabilir. Sekonder amenore ile başvuran … Devamını oku

Matür kistik teratom (dermoid kist), overin en sık görülen benign germ hücreli tümörüdür. Genellikle üreme çağındaki kadınlarda rastlanır. Tüm over tümörlerinin yaklaşık %20-25’ini, germ hücreli tümörlerin ise yaklaşık %70’ini oluşturur.

Aşağıdaki germ hücre tümörlerinden hangisi diğerlerine oranla daha sık izlenir? A) Disgerminoma B) Immatürteratom C) Yolk sak tümörü D) Poliembriyoma E) Matür kistik teratom E) Matür kistik teratom Açıklama: Matür kistik teratom (dermoid kist), overin en sık görülen benign germ hücreli tümörüdür. Genellikle üreme çağındaki kadınlarda rastlanır. Tüm over tümörlerinin yaklaşık %20-25’ini, germ hücreli tümörlerin … Devamını oku