Carnett Testi, karın ağrısının karın duvarı kaynaklı mı (örneğin kas, fıtık, hematom) yoksa karın içi organlardan mı (örneğin apandisit, safra kesesi iltihabı) kaynaklandığını ayırt etmeye yardımcı olan basit ama etkili bir klinik manevradır.

Testin Yapılışı: Yorumlama: Rektus Kılıf Hematomunda Carnett Testi Rektus kılıf hematomu, karın duvarındaki rektus abdominis kasının kılıfında oluşan bir kanama olduğu için, kaslar kasıldığında hematom üzerindeki gerilim ve basınç artar. Bu da ağrının şiddetlenmesine yol açar, dolayısıyla rektus kılıf hematomunda Carnett Testi genellikle pozitif çıkar. Bu bulgu, karın duvarı kökenli bir lezyonun varlığına dair güçlü … Devamını oku

Tiroid kanserlerinin bölgesel (lokal) lenf nodu metastazları sıklıkla şu lenf nodu gruplarına olur:

Delphian lenf nodu (prelaringeal LN): Pretrakeal lenf nodları: Paratrakeal lenf nodları: Özetle: Tiroid kanserinin en sık metastaz yaptığı bölgesel lenf nodları: Bu bilgi, özellikle papiller tiroid kanseri gibi lenfotropik tümörlerde klinik ve cerrahi açıdan önemlidir. Tiroid Kanserinde Bölgesel Lenf Nodu (LN) Metastazları Tiroid kanserlerinde (özellikle papiller ve medüller tiroid kanseri) lenf nodu metastazları sık görülür. … Devamını oku

“5W” kuralına göre postoperatif ateş nedenleri

Ameliyat sonrası (postoperatif) ateş, cerrahi sonrası iyileşme sürecinde sıkça karşılaşılan bir durumdur. Nedenlerini anlamak ve doğru bir şekilde yönetmek için “5W Kuralı” (Who, What, When, Where, Why – Kim, Ne, Ne Zaman, Nerede, Neden) oldukça faydalı bir çerçeve sunar. Bu kuralı postoperatif ateşe uyarladığımızda, genellikle ateşin başlangıç zamanına göre nedenlerini sınıflandırırız: Postoperatif Ateş Nedenleri: “5W” … Devamını oku

Femoral herni, kasık bağının (inguinal ligament) altında, femoral kanal adı verilen dar bir açıklıktan karın içi organların fıtıklaşmasıdır. Femoral kanalın ağzı nispeten küçük ve esnek olmayan bir yapıdır. Bu dar açıklık, fıtıklaşan içeriğin kolayca sıkışmasına ve boğulmasına neden olur. Bu nedenle, femoral herniler, tüm karın ön duvarı hernileri arasında en yüksek inkarserasyon ve strangülasyon riskine sahiptir. Özellikle yaşlı kadınlarda daha sık görülür. Femoral herni, karın içi organların femoral kanal içine protrüzyonudur ve özellikle kadınlarda daha sık görülür. Bu herni türü: Dar ve sert bir anatomik halkadan (femoral ring) geçtiği için, İnkarserasyon (hapsolma) ve strangülasyon (boğulma) riski en yüksek olan herni türlerinden biridir. Femoral herni, inkarserasyon (boğulma) riski en yüksek olan karın ön duvarı hernisidir. Bunun nedeni: Dar femoral kanal anatomisi, Herniye olan içeriğin sıkışması kolaylaşır. Sıklıkla kadınlarda görülür (özellikle yaşlı ve multipar kadınlarda). Başlangıçta asemptomatik olabilir, ancak inkarserasyon gelişirse akut karın tablosu ile acil cerrahi gerektirir.

Aşağıdaki karın ön duvarı hernilerinden hangisinde inkarserasyon riski en yüksektir? A) Femoral herni B) Insizyonel herni C) Littre hernisi D) Direk inguinal herni E) Umblikal herni Karın ön duvarı hernileri arasında inkarserasyon riski en yüksek olan, Femoral herni‘dir. Herniler ve İnkarserasyon Riski Herni (fıtık), bir organın veya dokunun, bulunduğu anatomik boşluğun duvarındaki bir zayıflık veya … Devamını oku

Zenker divertikülü (faringoözofageal divertikül), özofagusun hemen başlangıcında, farinks ile özofagus arasındaki krikofaringeal kasın zayıf bir noktasından (Killian üçgeni) mukoza ve submukozanın dışarıya doğru kesecik şeklinde fıtıklaşmasıdır. Bu bir pulsiyon divertikülüdür, yani iç basınç nedeniyle oluşur. Hastada “yemeklerin boyunda takılma hissi” ve “sindirilmemiş besinlerin kusulması” şikayetleri, Zenker divertikülünün klasik semptomlarıdır. Besinlerin divertikül kesesinde birikmesi ve daha sonra geri gelmesi bu tabloyu oluşturur.

Otuz beş yaşında erkek hasta yemeklerin boyunda takılma hissi ve sindirilmemiş besinlerin kusulması şikayeti ile doktora başvuruyor. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Paraözefajeal herni B) Fındıkkıran özefagus C) Adenokanser D) Schatski halkası E) Zenker divertikülü Otuz beş yaşında erkek hastanın şikayetleri olan yemeklerin boyunda takılma hissi (disfaji) ve sindirilmemiş besinlerin kusulması (regürjitasyon), … Devamını oku

Non-Hodgkin lenfomalar (NHL) primer olarak lenf nodlarını tutsa da, olguların yaklaşık %30-40’ında ekstranodal yerleşim görülür. Ekstranodal NHL’lerin en sık görüldüğü organ “mide”dir. Mide, özellikle MALT lenfoma (Mukoza ile ilişkili lenfoid doku lenfoması) tipiyle ilişkilidir. Helicobacter pylori enfeksiyonu, gastrik MALT lenfoması gelişiminde önemli bir rol oynar.

Non-Hodkin lenfomaların en sık görüldüğü ekstranodal organ aşağıdakilerden hangisidir? A) DalakB) KaraciğerC) MideD) İleumE) Rektum Non-Hodgkin lenfomalar (NHL) primer olarak lenf nodlarını tutsa da, olguların yaklaşık %30-40’ında ekstranodal yerleşim görülür. Ekstranodal NHL’lerin en sık görüldüğü organ “mide”dir. Mide, özellikle MALT lenfoma (Mukoza ile ilişkili lenfoid doku lenfoması) tipiyle ilişkilidir. Helicobacter pylori enfeksiyonu, gastrik MALT lenfoması … Devamını oku

Karsinoid tümörler, nöroendokrin hücrelerden köken alan, genellikle yavaş büyüyen ancak malign (kötü huylu) potansiyele sahip tümörlerdir. Vücudun birçok yerinde ortaya çıkabilirler, ancak en sık gastrointestinal sistemde (özellikle ince bağırsak ve apandis) ve bronşlarda bulunurlar. Metastaz yapma yetenekleri, tümörün biyolojik davranışının önemli bir göstergesidir ve prognozu doğrudan etkiler.

Aşağıdakilerden hangisi karsinoid tümörlerin metastaz yapabilme özelliği ile ilişkili değildir? A) Yaş B) Tümör lokalizasyonu C) Tümör çapı D) invazyon derinliği E) Büyüme özelliği Karsinoid Tümörler ve Metastaz Karsinoid tümörler, nöroendokrin hücrelerden köken alan, genellikle yavaş büyüyen ancak malign (kötü huylu) potansiyele sahip tümörlerdir. Vücudun birçok yerinde ortaya çıkabilirler, ancak en sık gastrointestinal sistemde (özellikle … Devamını oku

Karaciğer adenomu, nadir görülen iyi huylu (benign) karaciğer tümörüdür. En sık; Doğurganlık çağındaki kadınlarda ve Uzun süreli oral kontraseptif kullanımıyla ilişkilidir. OKS içindeki östrojen, karaciğer hücrelerinin proliferasyonunu artırarak adenom gelişimine katkıda bulunur.

Aşağıdaki karaciğer kitlelerinden hangisinin etiyopatogenezinde oral kontraseptif kullanımı gn önemlidir? A) Hemanjiyom B) Fokal nodüler hiperplazi C) Hepatoselüler karsinom D) Adenom E) Hamartom Karaciğer Adenomu ve Oral Kontraseptifler (OKS) Karaciğer adenomu, nadir görülen iyi huylu (benign) karaciğer tümörüdür. En sık; Doğurganlık çağındaki kadınlarda ve Uzun süreli oral kontraseptif kullanımıyla ilişkilidir. OKS içindeki östrojen, karaciğer hücrelerinin … Devamını oku

Ultrasonografi; Safra yolları ve safra kesesini değerlendirmede ilk tercihtir. Obstrüksiyon varlığı şüphesi, koledok taşı, dilatasyon, kitle gibi durumları saptamak için kullanılır. Radyasyonsuz, hızlı ve kolay erişilebilir bir yöntemdir.

Elli beş yaşındaki erkek hasta sarılık, sağ üst kadran ağrısı şikayetleri ile doktora başvuruyor ve direkt bilirubin seviyesi yüksek olarak saptanıyor. Bu hastada bundan sonraki aşamada ilk yapılması gereken aşağıdakilerden hangisidir? A) Endosonografi B) Ultrasonografı ****** C) Bilgisayarlı tomografi D) Magnetik rezonans kolanjiopankreatografi E) Endoskopik retrograd kolanjiopankreatografi B) Ultrasonografi Vaka Özeti: İlk Basamak Görüntüleme: Ultrasonografi … Devamını oku