Sinir kompresyonu sendromu veya kompresyon nöropatisi veya sinir sıkışma sendromunda negatif ve pozitif semptomlar

1-Negatif semptomlar, fonksiyonun kaybedildiği belirtilerdir: kas güçsüzlüğü, atrofi, uyuşma, azalmış veya eksik refleksler. 2-Pozitif semptomlar, fonksiyonun kazanıldığı semptomlardır: parestezi, artan hassasiyet, ağrı, kas spazmları, fasikülasyonlar Sinir kompresyonu sendromlarında görülen semptomlar genellikle bu şekilde iki ana kategoriye ayrılır: negatif semptomlar ve pozitif semptomlar. Verdiğiniz tanımlar doğrudur. Negatif Semptomlar:

SAHA sendromu, sebore, akne, hirsutizm ve alopesi ile karakterize bir tıbbi sendromdur ve ilk olarak 1982’de tanımlanmıştır.  Sıklıkla polikistik over sendromu , kistik mastit , obezite ve kısırlıkla ilişkilidir . Hiperprolaktinemik SAHA sendromu, lateral tüylülük, oligomenore ve bazen akne, sebore, FAGA I ve hatta galaktore ile karakterize bir cilt rahatsızlığıdır.

SAHA  sendromu, androjenlerin (erkeklik hormonları) aşırı aktivitesine veya hedef dokularda aşırı duyarlılığına bağlı olarak ortaya çıkan, özellikle kadınlarda görülen bir durumdur. SAHA Sendromu SAHA sendromu, kadınlarda androjen fazlalığına bağlı cilt ve saç belirtilerini tanımlayan bir kısaltmadır: Sendromun ilk olarak 1982’de tanımlandığı bilgisi de doğrudur. İlişkili Durumlar SAHA sendromu, genellikle altta yatan hormonal dengesizliklerle ve sistemik … Devamını oku

Senil sefalet sendromu olarak da bilinen Diyojen sendromu, aşırı kendini ihmal, ev içi sefalet, sosyal geri çekilme, ilgisizlik, çöp veya hayvanların kompulsif olarak istiflenmesi ve utanç eksikliği ile karakterize edilen bir hastalıktır. Etkilenen kişiler de katatoni belirtileri gösterebilir.

Diyojen Sendromu, genellikle yaşlı bireylerde görülen, ancak daha genç erişkinlerde de nadiren bildirilen, ağır düzeyde özbakım eksikliği, çevresel ihmal, sosyal izolasyon, kompulsif istifleme (çöp, eşya ya da bazen hayvanlar), duygusal küntlük ve utanma eksikliği ile karakterize bir sendromdur. Belirtileri: Etiyoloji: Diyojen sendromunun kesin nedeni bilinmemekle birlikte, sıklıkla aşağıdaki durumlarla ilişkili bulunmuştur: Bazı durumlarda Diyojen Sendromu, … Devamını oku

Bogart–Bacall Sendromu, sesin aşırı veya yanlış kullanımına bağlı olarak gelişen fonksiyonel bir ses bozukluğudur (disfoni). Adını, derin ve boğuk ses tonlarıyla tanınan Hollywood oyuncuları Humphrey Bogart ve Lauren Bacall’dan alır.

Tanımı: Bogart–Bacall sendromu, genellikle normalden daha alçak perdede konuşma alışkanlığı sonucu ortaya çıkan, kas gerginliğine bağlı bir ses bozukluğudur. Sıklıkla, profesyonel ses kullanıcılarında (öğretmenler, tiyatrocular, spikerler) görülür. Nedenleri: Belirtiler: Tanı: Tedavi: Bogart–Bacall sendromu, herhangi bir yapısal hasar olmaksızın ortaya çıkan fonksiyonel disfoniler arasında yer alır ve çoğu zaman geri dönüşümlüdür. Tedaviye erken başlanırsa, tam iyileşme … Devamını oku

Kufor-Rakeb sendromu (KRS), Parkinson hastalığı-9 (PARK9) olarak da bilinen genç başlangıçlı otozomal resesif bir bozukluktur.Adını Ürdün, Irbid’deki Kufr Rakeb’den almıştır. Kufor-Rakeb sendromu ilk olarak Ürdün’de bu bölgede Ürdünlü bir çiftin sertliği, maske benzeri yüzü ve bradikinezi olan 5 çocuğuyla birlikte tespit edildi.

Kufor-Rakeb Sendromu (KRS), genetik geçişli, erken başlangıçlı Parkinsonizm ile karakterize nadir bir nörodejeneratif hastalıktır. Aynı zamanda PARK9 olarak da bilinir, çünkü bu sendromdan sorumlu genetik mutasyonlar PARK9 lokusu ile ilişkilidir. Tanım: Kufor-Rakeb Sendromu, genetik olarak otozomal resesif geçen, genç yaşta başlayan Parkinson hastalığı benzeri semptomlarla seyreden, ATP13A2 genindeki mutasyonlardan kaynaklanan nadir bir hastalıktır. İsmin Kökeni: … Devamını oku

Cotard sanrısı veya yürüyen ceset sendromu olarak da bilinen Cotard sendromu, etkilenen kişinin öldüğü, var olmadığı, çürüttüğü veya kanını veya iç organlarını kaybettiği sanrısal inancına sahip olduğu nadir görülen bir zihinsel bozukluktur. Yüz hastalı bir kohortun istatistiksel analizi, Cotard sendromu vakalarının %45’inde kendi kendine var olma inkarının mevcut olduğunu; hastaların diğer %55’inin ölümsüzlük sanrıları ile ortaya çıktığını göstermiştir.

Cotard Sendromu — diğer adıyla Yürüyen Ceset Sendromu — oldukça nadir görülen ve ağır psikotik semptomlarla seyreden bir delüzyonel (sanrısal) bozukluktur. Bu sendromda kişi, kendisinin öldüğüne, vücudunun çürüdüğüne, iç organlarının yok olduğuna veya kanının akmadığına inanır. Tersi olarak bazı vakalarda kişi ölümsüz olduğunu da sanabilir. Cotard Sendromu Cotard sendromu, bireyin varlığını, canlı olduğunu veya bedensel … Devamını oku

Oneiroid sendromu (OS), rüya benzeri bilinç bozukluklarıyla işaretlenen psikiyatrik bir durumdur. Canlı doğal halüsinasyonlar, katatonik semptomlar (stupordan ajitasyona kadar değişen), sanrılar ve kaleydoskopik psikopatolojik deneyimler ile karakterizedir. Terim, Eski Yunanca “ὄνειρος” (óneiros, “rüya” anlamına gelir) ve “εἶδος” (eîdos, “form” veya “benzerlik” anlamına gelir) kelimelerinden gelir ve “rüya benzeri” veya “hiri” (bazen “kabus benzeri” olarak tanımlanır) anlamına gelir.

Oneiroid Sendromu (OS) oldukça nadir görülen ve genellikle şizofreni veya diğer psikotik bozukluklarla ilişkili olan bir bilinç bozukluğu sendromudur. Adını, Eski Yunanca’da “rüya” anlamına gelen “óneiros” ve “biçim” ya da “görünüş” anlamına gelen “eîdos” kelimelerinden alır. Bu da sendromun temel özelliği olan rüya benzeri bilinç durumunu yansıtır. Oneiroid Sendromu’nun Temel Özellikleri: Özellik Açıklama Bilinç bozukluğu … Devamını oku

Beyin omurilik sıvısında (BOS) Aβ42 ve Aβ42/Aβ40 oranı, Alzheimer hastalığı tanısında önemli biyobelirteçlerdir.

Aβ (Amiloid beta), APP (Amyloid Precursor Protein)’in yıkımıyla oluşan peptitlerdir. Aβ40: Daha sık üretilen, 40 amino asitlik form. Aβ42: Daha uzun (42 amino asit), daha hidrofobik ve agregasyona yatkın, Alzheimer patogenezinde plak oluşturan temel formdur. Alzheimer hastalığında Aβ42 beyin dokusunda birikerek BOS’a geçişi azalır. Sonuç: BOS’ta Aβ42 düzeyi azalır. Aβ42 / Aβ40 oranı, sadece Aβ42 … Devamını oku