Özafagus kanseri evreleme

Özefagus kanserleri tüm kanserler arasında % 1.5, gastrointestinal kanserler arasında % 7 oranında görülürler. Görülme sıklığıklarına göre torasik özefagusta en sık, servikal özefagusta ise en az görülürler. En sık yassı hücreli kanser görülür.

Disfaji ve kilo kaybı özefagus kanseri olan hastalarda en sık rastlanan semptomlardır. Hastaların % 98’inde ilk belirtidir. Önceleri katı gıdalara karşı olan yutma güçlüğü, zamanla yumuşak ve küçük lokmalarda, hatta sulu yiyeceklerde belirginleşir, progresif tarzdadır. Ilık besinler, soğuk ve sıcak yemeklere göre daha iyi tolere edilir. Tümör çevre dokuya invaze olduğunda solunum sistemi komplikasyonları ortaya çıkar. Aspirasyon pnömonileri, trakeaözofageal fistüller gelişebilir.

Ösofagoskopi kanser şüphesi olan tüm olgularda kullanılması gereken bir yöntemdir. Lezyonun varlığını göstermenin yanısıra, boyutları, yaygınlığını, çevreye infiltrasyonu da yansıtır.

Tanı konduktan sonra hastanın cerrahi için aday olup olamayacağını anlamak için en uygun tetkikler endosonografidir. bilgisayarlı tomografi ve torakoskopik eksplorasyon bu amaçla yapılan diğer işlemlerdir.

Baryumlu grafi ösofagoskopiden sonra gelen en önemli yöntemdir. Radyolojik karakteristik görüntü, organ lümeninin muntazam olmayan daralması ile duvarın sertleşmiş ve kalınlaşmış görünümüdür. Karsinom, ekzofitik, polipoid, muntazan olmayan dolma defekti veya ülsere lezyonlar şeklinde görülebilir. Çevre dokulara invazyon ile özefagus akışında değişmeler, bükülmeler ortaya çıkabilir. Klasik görüntü “omuz işaretidir”.

pH monitörizasyonu ise 24 saatlik yapılır. Gastroösofageal reflü tanısı koymada en değerli tanı aracıdır. Günümüzde kabul gören yaklaşım ösofageal pH değerinin <4 veya >7 olduğu anların tespit edilmesidir. Anormal pH değerinin toplam süresi, reflü ataklarının sayısı ve süreleri tanı kriterlerini oluşturur. Kanser tanısında yeri yoktur.