Waldenström Makroglobulinemisi (WM) immunglobulin (Ig)M protein artışı ile karakterize lenfoplazmasitik bir lenfomadır. Anemi, trombositopeni, hepatosplenomegali (HSM), lenfadenopati (LAP) ve nadiren de hipervizkosite hastalığın klinik özelliklerindendir. Yaş, hemoglobin düzeyi, trombosit sayısı, beta-2 mikroglobulin ve monoklonal IgM miktarı prognoz üzerine etkili faktörlerdendir.
Waldenström Makroglobulinemisi (WM), diğer adıyla lenfoplazmasitik lenfoma nadir görülen bir hastalıktır. Hematolojik malignitelerin %1-2’sini oluşturur. Erkeklerde daha sık görülür. Ortalama görülme yaşı 63- 68’dir
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kriterlerine göre tanı için monoklonal IgM artışı ve kemik iliğinde lenfoplazmasitik lenfosit artışı gereklidir. Klinikte hastaların %20’sinde hepatomegali (HM), %15’inde splenomegali (SM) ve %15’inde
lenfadenopati (LAP) görülür. En sık görülen başvuru semptomu normokromik normositer anemi ile ilişkili olan halsizlik, yorgunluktur
Waldenström makroglobulinemisi (WM) kemik iliğinin lenfoplazmositik hücrelerle infiltrasyonu ve IgM monoklonal gammo- pati varlığı ile karakterize lenfoproliferatif bir hasta- lıktır
Hastalığın prezantasyonunda yaş ortalama- sı yaklaşık 60 olup ortalama yaşam süresi 60-120 aydır
Hastalığın seyri yavaş seyirli olup, anemi (Hb<10g/dl), trombositopeni, (<100×109/L), bulky hastalık ya da organomegali, semptomatik hipervis- kozite, ağır nöropati, amiloidoz, kriyoglobulinemi, soğuk aglütinin hastalığı ya da hastalığın transfor- masyonuna ilişkin bulguların varlığı tedavi endikas- yonu olarak ele alınmalıdır. Asemptomatik has- talarda IgM düzeyleri tek başına tedaviye başlama kriteri olarak ele alınmamalı, hastalar izlenmelidir
WM de ilk sıra tedavi seçeneklerini kombinasyon kemoterapileri (Siklofosfamid içeren), monoklonal antikor tedavileri ve kombinasyonları (Rituximab), nükleozid anologları (Fludarabin veya Kladribin), alkilleyici ajanlar oluşturmaktadır. 2. sıra (salvage) tedaviler bağlamında 1. sıra tedavinin tekrarı veya alternatif ilk sıra tedavinin kullanımı, bortezomib, alemtizumab ve kök hücre nakli akla getirilme- lidir. İlk sıra tedavilerde dikkat edilmesi gereken noktalardan biri kök hücre nakli adayı olabilecek hastalarda klorambusil gibi alkilleyici ajanların ve nükleozid analoglarının sınırlı kullanılmasıdır
Yakın zamana kadar WM’de otolog veya allojenik transplantasyonun uzun süreli sonuçlarına ilişkin veriler sınırlı olmakla birlikte son yıllarda bu alanda yayımlanmış birçok çalışma söz konusudur
European Group For Blood and Marrow Trans- plantation (EBMT) datalarından elde edilen otolog transplant gerçekliştirilmiş 158 WM hastanın analizi ve uzun süreli takip sonuçları bu bağlamdaki en önemli çalışmalardan birini oluşturmaktadır
Bu çalışmada tedaviden transplantasyona geçen süre
ortalama 1.7 yıl olup hastaların %32’si en azından 3. sıra tedavi sonucunda yanıt alınamamış hastalardır. Hastaların %93’ü transplantasyon işlemi sırasında kemosensitif bulunmuştur. Ortalama takip süresi 4.2 yıl olarak bildirilmektedir. Nüks dışı 1 yıllık mortalite %3.8 bulunmuştur. 5. yılda nüks oranı %52 olup progresyonsuz sağ kalım %40 ve toplam sağ kalım %70 oranında bulunmuştur. Sağ kalım oranları daha önce aldığı tedavi sayısı ve yanıtsız- lıktan anlamlı bir şekilde etkilenmektedir. Otolog tarnsplantasyon işlemi ilk yanıt sonrası pekiştirme amaçlı kullanıldığında 5 yıllık %44 progresyonsuz sağ kalım sağlamaktadır. Çalışmanın sonucunda otolog transplantasonun, ilerlemiş WM olan genç hastalarda geçerli bir tedavi şekli olduğu, 3 sıradan fazla tedavi almış ya da kemo-refrakter vakalarda önerilmemesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Az sayıda hasta sayısı içeren (5 hasta) prospektif bir çalışmada, CHOP/Rituximab kemoterapisi sonrası siklofosfamid+G-CSF ile mobilizasyon işlemi uygu- lanmış ve pekiştirme rejimi olarak 200mg/m2 melfa- lan uygulanmıştır. Ortalama 66 ay izlem sonucunda hastaların %75’inde fazlasında kısmi yanıtın olduğu ve hastaların hepsinin hayatta olduğu vurgulanmış ve tedavi gereksinimi olan genç hastalarda erken dönemde otolog transplantasyon ile konsolidasyo- nun önemli bir tedavi seçeneği olduğu bildirilmiştir.
WM tedavisinde allojenik transplantasyon uygu- lamasına ilişkin veriler daha sınırlı olup sonuçları tartışmalıdır. EBMT datalarından elde edilen 106 WM tanılı allojenik transplantasyon uygulama- sının analizinde 1 yıllık nüks dışı mortalite %27 bulunmuş olup 5 yıllık progresyonsuz sağ kalım %48 toplam sağ kalım %63 bulunmuştur. 22 hasta içeren Fransız grubuna ait çalışmada transplantas- yon ilişkili mortalite myeloablatif grupta %36 non- myeloablatif grupta %27 olarak bulunmuştur
