

Anoreksiya nervoza veya kısaca anoreksiya, özellikle genç kadınlarda görülebilen, yemek yememek, çok az uyumak, buna rağmen çok aktif olmakla beliren psikolojik bozukluk.
Bu hastalık genellikle ergenlik döneminde, nadiren de erişkin çağında başlar. Çok genel olarak denebilir ki, aşırı zayıflama tutkunu her bireyde oluşabilir.
Bu durum genellikle kişinin çok şişmanladığı kanısı ile mübalağalı bir şekilde rejim uygulaması ile başlar, önceleri kontrol edilebilen iştah bir süre sonra yok olur ve zayıflama normal ölçüleri aşar. Çağın hastalığı olarak adlandırılan yeme bozukluğu sendromu olan anoreksiya nervoza, sadece genç kızlarda değil, genç erkeklerde de görülüyor. Tedavisi zor olan vakalarda hayatî tehlike söz konusudur.

Ayrıca anoreksiya yoğun psikolojik sorun yaşayanlarda da görülebilir. Diyet yapma, kilo verme takıntısı olmayan insanlarda dahi çok problemli bir hayat yaşama evrelerinde yeme bozukluğu söz konusudur. Ailevî, okul, iş, veya duygusal konularda çöküntü yaşayanlar yemek yemeyi reddeder, zorla yediği takdirde çıkarır. Sonuç olarak kısa vadede çok kilo kaybetme söz konusudur ve bu hastalığın bütün etkilerini yaşarlar. Sorunların çözülmesiyle birlikte yeme sorunları da ortadan kalkar; ancak bu evre içerisinde ciddi ve kalıcı fizyolojik sorunlar yaşayabilirler.
Tanı ölçütleri:
1-Kişinin normal kilosunu kabul etmemesi
2-Kilo almaktan ve şişmanlamaktan aşırı korku duyma
3-Beden algısında bozukluk gözlenmesi

Anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza sıklıkla adolesan dönemde başlayan, bu nedenle de bu yaş grubunda özellikle dikkat edilmesi gereken bozukluklardır. Gelişimsel süreci bozan etkileri nedeniyle erken dönemde tanı ve tedavileri çok önemlidir. Bu hastalar çoğunlukla kendilerini hasta olarak kabul etmezler.

Hastalık kronikleştikten sonra çevredekiler tarafından algılanır. Bu hastalıklarda görülen fiziksel belirtilere çok sıklıkla ilerleyen dönemde hastaların fiziksel durumunda ölümle sonuçlanabilen bozukluklar eklenmektedir. Hastalığın tanı, tedavi ve takibi için multidisipliner bir yaklaşım gereklidir. Anoreksiya nervoza ve bulimia nervozalı hastalar okullarda yapılması önerilen tarama testleri sayesinde kronikleşmeden erken dönemde saptanabilir

Anoreksiya Nervoza kelime anlamı olarak ‘sinirsel iştah kaybı’ dır. Bruch’a göre ise ’beden üzerinde disiplin sağlayarak kişiler arası ilişkilerde ve kendilik algısında kontrol duygusu elde etmek ve bu etkisizlik duygusunu ortadan kaldırmak için kişinin kendi geliştirdiği tedavi yöntemi’ olarak tanımlanmıştır

Günümüzde sıklığı adolesanlarda ve genç erişkinlerde % 4’dür. En sık başlangıç yaşı 15-19 yaş arasıdır. Ancak %’5 kadarında 20 yaşından sonra başlar
Kızlarda erkeklerden 20 kat fazla görülür. Adolesan dönemindeki kızlarda görülme oranı %0.5-1 arasındadır
Anoreksiya Nevroza’da en belirgin özellik şişmanlıktan aşırı korkudur. Hasta kendi bedeninin çok iri olduğunu düşünür ve ileri derecede zayıf olduğunda bile kilo vermeye çalışır. Anoreksiya Nevrozada tipik olarak belirtiler şöyle gelişir: Hasta başlangıçta diyet yapmaya başlar ve bu dönemde şişmanlamaktan korkusu olan herhangi bir adolesandan farkı yoktur. Önce diyetinden tatlılar, hamur işleri gibi yüksek kalorili besinleri çıkarır. Sonra yediği her besin için kalori hesabı yapmaya başlar. Bu davranışlarındaki aşırılık başkaları tarafından fark edilinceye kadar hastalık ilerler. Kilo verdikçe zayıf olma fikri bir obsesyona dönüşür. Kalori kısıtlayarak yaptığı diyete ek olarak diüretik ve laksatif türü ilaçlar kullanmaya başlar

Bu anoreksiya nevrozaya özgül davranışlara ek olarak benlik saygısının düşük olması, katı bir ‘ya hep ya hiç’ tarzı düşünce şekli, uykusuzluk, duygusal durumda oynamalar, sinirlilik, içe çekilme, karşı cinsle iletişim kuramama görülebilir
Bu hastalar genel olarak ince ve kaşektik görünümdedirler. Vital bulgularında hipotansiyon, hipotermi; ciltte lanugo tüyleri, parmaklarda kendini kusturmaya bağlı olarak cilt derisinde kalınlaşma ve sertleşme, deride ve saçlarda kuruluk, kalpte bradikardi ve mitral kapak prolapsusu, batında skafoid karın ve palpe edilebilir barsak ansları, memelerde atrofi, vajinal mukozada hipoöstrojenizasyona bağlı olarak kuruluk, ağız ve dişlerde çürük görülebilir
Tanı Amerikan psikiyatri birliğinin sınıflama sistemine göre Anoreksiya Nevroza tanısı koymak için gereken ölçütler
A. Yaşı ve boy uzunluğu için olağan sayılan en az kilo ya da bunun üzerinde bir vücut ağırlığına sahip olmayı kabul etmeme (örn: beklenenin %85’inin altında bir vücut ağırlığına sahip olmaya yol açan bir kilo kaybı ya da büyüme dönemi sırasında beklenenin %85’inin altında vücut ağırlığına sahip olmaya yol açacak şekilde beklenen kilo alımını gerçekleştirememe)
B. Beklenenin altında bir vücut ağırlığına sahip olmasına karşın kilo almaktan ya da şişman biri olmaktan aşırı korkma
C. Kişinin vücut ağırlığını ya da biçiminde bozukluk olması, kendini değerlendirmede vücut ağırlığı ya da biçiminin anlamsız bir etkisi olması ya da o sırada vücut ağırlığının düşük olmasının önemini inkar etme
D. Kadınlarda menarş sonrası amenore, yani, en az üç ardışık siklusun olmaması

Tipleri
Kısıtlayıcı tip: Anoreksiya Nervoza’nın o sıradaki epizodu sırasında tıkanırcasına yemek yeme ya da çıkartma davranışı göstermiştir. Yemeyi aşırı kısıtlayarak kilo verme söz konusudur. Tıkanırcasına yeme/çıkartma tipi: Anoreksiya Nervoza’nın o sıradaki epizodu sırasında kişi tıkanırcasına yemek yeme ya da çıkartma davranışı göstermiştir.
Ayırıcı Tanı:
Beraberinde depresyon, sosyal fobi, anksiyete bozuklukları ve obsesif kompulsif bozukluk sıklıkla görülür
Gidiş ve sonlanış:
Genellikle ergenliğin ilk ve orta dönemlerinde bozukluk relaps ve remisyonlarla sürer. Hastaların % 2-5 inde intihar bildirilmiştir . Hastalığın diğer biyolojik komplikasyonlarına bağlı ölüm oranı %6-9 arasında görülmektedir .
Tedavi:
Tedavide amaç yalnız kilo alımı üzerine olmamalıdır. Yaklaşım kilo alımını sağladıktan sonra psikoterapinin devam ettirilmesi ve böylece relapsların engellenmesidir. Bu hastalar bireysel ve aile terapisinden fayda görürler. Depresyonun eşlik ettiği olgularda antideprasanlar tedaviye eklenmelidir
Terapide amaç hastanın kendi iç kaynaklarını keşfedip, düşünce, yargılama ve duygulanım becerilerini kullanarak kendini kontrol edebilme becerisini geliştirmesidir .
Terapide dört prensip korunmalıdır
1. Yeme davranışını değiştirmek için aşırı çaba harcamamalıdır. Bu nedenle bu durumu problem olarak ortaya koymak işbirliğini güçleştirir.
2. Terapist hastanın içsel yaşantısını onunla birlikte değerlendirerek empati yapmalıdır. Terapide hastalar kendi pozitif yönlerini keşfetmeliler.
3. Hastanın kilo alımı terapist yerine bir başkası tarafından izlenmeli. Hasta kilo almadığı dönemlerde kendini başarısız görebilir bu da hastanın onu ebeveynleri ile özdeşleştirmesine sebebiyet verir.
4. Terapist hastanın beden algısı ile ilgili çarpıtmaları yargılayıcı olmadan bir tutumla ele almalıdır. Hastayı değişim için zorlamamalıdır. Aile terapisinde aile bireyleri arasındaki sınırların netleştirilmesi, aile içindeki güç ilişkilerinin ele alınması ile tedavi uzmanı anoreksik hastanın zorluklarının nasıl bir başkaldırı anlamı taşıdığını ortaya koymaya çalışır. Vücut ağırlığı normalin %30 ve altına düştüğü durumlarda hastaneye yatırılarak tedavi edilmelidir