Heat Shock Proteinlerinin Steroid Hormon Reseptörleriyle İlişkisi:
- Reseptörün Stabilizasyonu: HSP’ler (özellikle HSP90 ve ilişkili ko-şaperonlar), sitoplazmada bulunan steroid hormon reseptörlerine bağlanarak onların katlanmamış veya kısmen katlanmış hallerinde yanlış katlanmalarını önler ve onları ligand bağlanması için uygun konformasyonda tutarlar.
- Ligand Bağlanmasına Hazırlık: HSP kompleksleri, reseptörün hormon bağlanma bölgesini açıkta tutarak hormonun kolayca bağlanmasına olanak sağlar.
- Hormon Bağlanması ve HSP Ayrılması: Bir steroid hormon reseptörüne bağlandığında, reseptörde konformasyonel bir değişiklik meydana gelir. Bu değişiklik, HSP’lerin reseptörden ayrılmasına yol açar.
- Dimerleşme ve Nükleusa Translokasyon: HSP’lerden ayrılan reseptörler genellikle dimerleşirler ve üzerlerinde nükleusa taşınma sinyalleri (NLS – Nuclear Localization Signal) açığa çıkar.
- DNA’ya Bağlanma ve Gen Ekspresyonu: Dimerleşmiş hormon-reseptör kompleksi nükleoporlar aracılığıyla nükleusa girer ve DNA üzerindeki spesifik hormon yanıt elementlerine (HRE – Hormone Response Element) bağlanarak hedef genlerin transkripsiyonunu (mRNA üretimi) başlatır veya baskılar.
Özetle, heat shock proteinleri steroid hormon reseptörlerinin nükleusa girişini engellemez. Tam tersine, reseptörlerin sitoplazmada doğru şekilde katlanmasına, hormon bağlanmasına hazırlanmasına ve hormon bağlandıktan sonra nükleusa taşınmasına yardımcı olarak steroid hormon sinyalizasyonunda kritik bir rol oynarlar.
HSP’lerin temel görevleri arasında proteinlerin doğru katlanmasına yardımcı olmak, yanlış katlanmış proteinleri yeniden katlamak veya yıkıma göndermek ve hücresel stres koşullarında (ısı şoku, oksidatif stres vb.) proteinleri korumak yer alır. Steroid hormon reseptörleriyle etkileşimleri de bu genel rollerinin bir parçasıdır.
Heat shock proteinler (HSP’ler) — özellikle HSP90 ve HSP70 — steroid hormon reseptörleriyle etkileşerek hücre içinde önemli bir düzenleyici görev görürler.
Heat Shock Proteinler ve Steroid Hormon Reseptörleri
- Steroid hormonları (kortizol, östrojen, testosteron vb.), hücre zarından geçerek sitoplazmada bulunan özgül reseptörlerine bağlanır.
- Bu reseptörler aktif hale gelmeden önce, genellikle HSP’lerle kompleks hâlindedir.
HSP’lerin Görevi:
- Steroid hormon reseptörünü stabilize eder ve inaktif tutar.
- Hormon bağlanana kadar reseptörün nükleusa geçmesini engeller.
- Özellikle:
- HSP90, glukokortikoid ve progesteron reseptörleri gibi nükleer reseptörleri bağlayarak onların nükleer translokasyonunu (çekirdeğe geçişini) önler.
- Hormon reseptöre bağlandıktan sonra HSP ayrılır, reseptör dimerleşir ve nükleusa girerek gen ekspresyonunu düzenler.
Örnek: Glukokortikoid Reseptörü
- Reseptör sitoplazmada HSP90 ile bağlı hâlde durur.
- Kortizol bağlanınca HSP90 ayrılır.
- Reseptör aktive olur → Nükleusa girer → Gen transkripsiyonunu başlatır.
Sonuç:
Heat shock proteinler, steroid hormonların hücre içindeki reseptörlerine bağlanmasını engellemez; tam tersine, reseptörleri inaktif halde tutarak nükleusa erken geçmesini önler.
Hormon bağlanınca HSP ayrılır, reseptör nükleusa geçer.
Bu mekanizma, hücre içi sinyal iletiminin hassas kontrolü açısından çok önemlidir.