Prostatik Adenokarsinom : Belirgin nükleoluslar içeren tek sıra hücrelerle döşeli sırt sırta vermiş, aralarında stromal doku olmayan bezler.
Benign Nodüler Hiperplazi: İki sıralı hücre ile döşeli bezlerin lobüler düzenlenimi ve bunları saran fibröz stroma
————————-
Benign Prostat Hiperplazisi (BPH) yaşlanan erkeklerde en sık görülen ve yol açtığı semptomlarla hayat kalitesini olumsuz yönden etkileyen bir hastalıktır. Elli yaşındaki erkeklerde %50; 90 yaşlarında ise yaklaşık %90 oranında histolojik BPH görülmektedir
PİN prostat kanseri için predispozan bir faktördür. 1/3 vakada 10 yılda invaziv kansere dönüşme riski vardır.
Prostatında kanser olanlarda %80 çevre dokuda PİN bulunur. PİN de PSA artışı olmaz. Hastaların PSA ile
takibi önerilmektedir. PSA daki artışlar kanser açısından dikkate alınır. Radyoterapi, radikal prostatektomi, kemoterapi aşikar invaziv kanserlerde uygulanır. Hiperplazi tedavisinde TUR yapılır

Bu erkeklerin de yakla‐ şık yarısında orta veya ağır derecede Alt Üriner Sistem Semptomları (AÜSS) gelişmektedir
BPH prostatın tranzisyonel zonu, periuretral alandaki epitelyal ve fibro‐ musküler dokuların hiperplazisi ile gelişmektedir
Yüksek Dereceli Prostatik İntraepitelyal Neoplazi (H‐ PIN) prostat kanseri gelişiminde öncül lezyon olarak ka‐ bul edilmektedir
Prostat iğne biyopsilerinde H‐PIN rastlama oranı %5‐24 arasındadır

Malignite kuşkulu odak, kesin prostat kanseri tanısı koyduracak düzeyde olmayan, atipik bezlerin varlığını ifade eden histopatolojik bulgu olup, prostat iğne biyopsilerinde sıklığı %1,5‐5,5 arasında değişmektedir
Dört‐altı kor biyopsi tekniği uygulanan olgularda H‐PIN sonrası yapılan rebiyop‐ silerde prostat kanseri saptama olasılığı %25‐%79 arasında değişmektedir
Malignite kuşkulu odak saptanan olguların tekrar biyopsilerinde ise kanser saptama oranı %42‐60 olarak gösterilmiştir
Malignite öncüsü lez‐ yonlar genellikle prostat kanserinin görüldüğü periferik zondan gelişmektedir

Bu nedenle 4 veya daha fazla odakta H‐PIN veya Malignite kuşkulu olgularda tekrar biyopsi önerilmektedir
İleri derecede AÜSS ile başvuran hastalarda H‐PIN veya malignite kuşkulu odak saptandığında tekrar biyop‐ siler önerilmekle birlikte; özellikle ileri semptomlu veya üriner retansiyonda olan olgular için tedavide gecikme olumsuzluğu, hastada biyopsiden vazgeçme, takip dışı kalmaya varan tepkilere yol açabilmektedir. Tanısal ke‐ sinliğin olmayışı nedeniyle bu hastalar önerilen tekrar biyopsilere tam uyum gösterememektedir. Hastalar için temel yakınma idrar problemleri olduğu için bir an önce buna yönelik tedavi beklentileri içine girmektedirler. Bu süreçte hekim de zor durumda kalmaktadır. Bu tip olgu‐ larda yapılacak Transüretral Prostat Rezeksiyonu (TUR‐ P)’nun transizyonel zondan kaynaklanan bir tümöre tanı koyacağı düşüncesi ile bazı hastalarda erken dönemde tanı amaçlı TUR‐P uygulamaları önerildiği pratik uygu‐ lamalarda bilinmektedir. Bu uygulamanın doğruluğu tar‐ tışmalıdır.
İleri derecede AÜSS ile başvuran ve prostat biyopsilerinde H‐PIN, malignite kuşkulu odak saptanıp prostatektomi yapılan hastalarla ilgili bilimsel çalışmalar kısıtlıdır