Immunoglobulin A nefropatisi, böbrek mezenşiminde Ig A ve Ig G depozitlerinin toplanması nedeniyle oluşan bir nefropati olarak ilk kez 1968 yılında Berger ve Hinglais tarafından Fransa’da rapor edilmiştir
Ardından Berger bu hastalığı 1969 yılında tanımlamıştır
Bu tanımlamayı takip eden yıllarda yapılan immunohistokimyasal çalışmalar IgA nefropatisinin (IgAN) Ig A birikimi ile karakterize bir glomerülonefrit olduğunu göstermiştir
Günümüzde ise dünyada en sık karşılaşılan primer glomerülonefrit olarak bilinmektedir.
Primer Ig A nefropatisi yıllarca benign bir hastalık olarak bilinmesine rağmen sonradan birçok vakada progresif renal yetmezlik geliştiği gösterilmiştir. Günümüzde ise primer glomerül hasarı ile oluşan böbrek yetmezliğinin en sık nedeni olarak bilinmektedir.
Bu evredeki hastalar renal transplantasyon adayıdır. Böbrekteki hasarın altında yatan sebebin tam olarak aydınlatılamaması nedeni ile bu hastalar için etkili bir medikal tedavi yöntemi belirlenememiştir. IgAN gelişmiş olan hastaların 10-20 yıllık yaşam süresi %50-80 arasında bildirilmektedir.
Ig A nefropatisi sıklıkla hayatın 2. ve 3. dekatlarında görülmesine rağmen tüm yaşam boyunca görülebilen bir hastalıktır
Bu hastalarda tonsillit atakları sonrasında gelişen hematüri ve proteinüri atakları görülmektedir. Geçirilen enfeksiyonların bu atakları tetiklediği ve hastalığın progresyonuna neden olduğu düşünüldüğünden tonsillektomi, IgA nefropatili hastalarda bir tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ig A nefropatisi kronik glomerülonefritler arasında en sık görülenidir. Ig A nefropatili hastaların %40’ında renal biyopsi ile tanı konulduktan 20 yıl sonra son dönem böbrek yetmezliği geliştiği gösterilmiştir
Dünya sağlık örgütünün kriterlerine göre diffüz mesenşimal proliferasyon tanımı; %80 veya daha fazla glomerülde orta derecede veya ciddi mezenşimal hücre proliferasyonu tespit edilmesi ile yapılmıştır.
Hastalığın klinik evrelemesi ise şu kriterler gözönüne alınarak yapılmaktadır;
Stage 0, Normal: Fizik muayene , idrar ve renal fonksiyonları normal olan hasta.
Stage 1, Minör üriner anormal bulgusu olan hastalar: Fizik muayene bulguları normal, mikroskopik hematüri, veya 20 mg/m2/saat’ den az proteinürisi olan hastalar.
Stage 2, Persistan nefropati: 20 mg/m2/saat veya daha fazla proteinürisi ve kreatinin klirensi 60ml/min/1.73 m2 veya daha fazla olan hastalar.
Stage 3, Renal yetmezlik: 24 saatlik kreatinin klirensi 60ml/min/1.73 m2 veya daha az olan hastalar.
Hem çocuklar hemde yetişkinler için, tekrarlayan mikroskopik hematüri, 24 saatlik idrardaki protein miktarının 1 gramdan fazla olması, renal fonksiyonlarda zayıflama ve hipertansiyon kötü prognoz işareti olarak bilinmektedir
Tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonlarının, özellikle tonsillittin, makroskopik hematüri ve renal disfonksiyona neden olduğu gösterilmiştir. Tonsillektominin Ig A nefropatili hastaları sık üst solunum yolu enfeksiyonundan koruduğu ve fokal enfeksiyon sıklığını azalttığı için bir tedavi seçeneği olarak değerlendirilebilir
Palatin tonsillerin Ig A nefropatisi patogenezi ile yakından ilişkili olduğu bazı çalışmalarda gösterilmiştir. IgA nefropatisi polimerik Ig A1’in glomerüler birikimi ile başlar. Tomino ve arkadaşları Ig A nefropatili hastaların böbrek dokusundan elde edilen antikorların özellikle tonsil hücrelerinin çekirdeğine bağlandığı ve elde edilen antikorlar ve tonsil hücreleri arasındaki bağlantının anti-insan Ig A antiserumu ile tamamen inhibe edildiğini göstermişlerdir.
Bu bulgular mezenşimde biriken polimerik Ig A1 depozitlerinin en azından bir kısmının palatin tonsilden kaynaklandığını göstermektedir. Bu subgrup tonsiller tarafından üretilmektedir.
Suzuki ve arkadaşları Ig A nefropatili hastaların tonsillerinde sık bulunan bir bakteri olan H. parainfluenza dış membran antijenlerini ve bunlara karşı oluşan antikorların glomerüler mezenşiumda bulunduğunu göstermişlerdir. Bu nedenle tonsillektomi Ig A üreten aktive hücreleri içeren lenfoid dokunun yok olmasını ve serum Ig A seviyelerinde azalmayı sağlar. Mezenşimal Ig A birikiminin azalmasına, bu da Ig A nefropatisinde remisyona neden olur.
Bir başka çalışmada ise tonsillektomi sonrası aktif mezenşim hücreleri ve glomerüle infiltre olmuş makrofaj sayısındaki azalma gösteren Ig A nefropatili hastalarda proteinüri ve hematüride azalma tespit edilmiştir.
Nishi ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise tonsillektomi yapılmış Ig A nefropatili hastalarda 25 yıl sonraki uzun dönem prognozun iyi olduğu gösterilmiştir. Ig A nefropatili hastalarda tonsillektomiden sonraki 6 hafta- 4 yıl arasındaki takiplerde serum kreatinin seviyeleri sabit kalırken proteinüride belirgin düşüş saptanmıştır
İleri evre Ig A nefropatisinde ise renal hasarın durdurulması için sadece tonsillektomi yeterli olmayabilir. Bu hastalarda tonsillektominin ek olarak yüksek doz metilprednizolon veya immunesupresif ilaçların birlikte kullanılması gerekebileceği belirtilmiştir. Welch ve arkadaşları kısa dönem prednizolon tedavisinin iyileşmede hiçbir etkisinin olmadığını göstermişlerdir.
Yashikawa ve arkadaşlarının yaptığı bir başka çalışma da azotiopürini de içeren çoklu ilaç tedavileri değerlendirmiş ve erken dönemdeki Ig A nefropatili çocuk hastalarda 2 yıllık tedavinin immunolojik renal hasarı azalttığı ve sklerotik glomerül sayısındaki artışı engellediği gösterilmiştir.
Sato ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada steroid tedavisi ile birlikte tonsillektomi yapılan hastalar sadece steroid tedavisi alanlara oranla son dönem böbrek yetmezliğine ilerleme oranı daha az bulunmuştur .
IgA nefropatili olgularda tonsillit ataklarının proteinüriyi tetiklediği bilinmektedir. Tonsillektomi akut dönemde proteinüri ataklarını ve hastanın protein kaybını engeller. Uzun dönemde ise tekrarlayan ataklarla böbrek glomerüllerinde IgA depozitlerinin birikimini azaltarak son dönem böbrek yetmezliğine gidişi yavaşlatır. Böylece hastanın yaşam kalitesinin ve süresinin uzamasına katkıda bulunur. Bu nedenlerle medikal tedaviye direçli olgularda tonsillektomi iyi bir tedavi seçeneğidir.